Mevzuatım
logo
Giriş Yapınız

MEVZUATİM

DANK K.2001-3362

DANIŞTAY YEDİNCİ DAİRE K: 2001/3362, E:2000/2773 SAYILI,

11.11.2001 TARİHLİ KARARI

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı

Karşı Taraf : Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği

Vekili : Av. ...

İstemin Özeti : Türközü Gümrüğünden Erenköy Gümrüğüne gitmek üzere yurda giriş yapan 19255559 nolu TIR karneli taşıtın Erenköy Gümrüğünden çıkışının yapılmadığının tespiti üzerine, karne sahibince ödenmesi gereken vergi ve resimlerin kefil kurum olarak davacı kurumdan istenilmesine karşı yapılan itirazın reddine ilişkin işlemi; TIR Karneleri Himayesinde Uluslararası Eşya Taşınmasına Dair Gümrük Sözleşmesinin 8'inci maddesinin 1'inci ve 7'nci fıkralarından bahisle, TIR Karnesi sahibinin TIR Sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde ödemesi gereken vergilerin öncelikle karne sahibinden isteneceği, tahsil edilmemesi halinde kefil kuruluştan tahsil edileceği; davaya konu edilen hallerde kefil kuruluştan ödeme talebinin mahkeme kararının kabili infaz hale geldiği tarihten sonra yapılabileceği, dosyanın incelenmesinden, TIR Karnesi muhteviyatı eşyanın yurt dışı edilmeyip, yurt içinde satıldığının tespiti üzerine, karne sahibi adına tahakkuk yapıldığının ve tahakkuka karşı açılan davanın Ankara Dördüncü Vergi Mahkemesinin 98/614 nolu dosyasında derdest olduğunun, diğer taraftan, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun gereği sorumlu firma hakkında Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesinde açılmış olan davanın da sonuçlanmadığının anlaşıldığı; bu durumda, mahkeme kararını kabili infaz hal geldiğinin söylenemeyeceği ve kefil sıfatıyla davacı Kuruma gidilemeyeceği gerekçesiyle iptal eden Ankara Beşinci Vergi Mahkemesinin 12.4.2000 gün ve E:1999/570; K:2000/323 sayılı kararının; davacı Kurumun kefaletiyle yurda giriş yapan eşyanın yurt dışı edilmemesi nedeniyle tahakkuk eden gümrük vergi ve resimlerinin davacı Kurumdan istenilmesinin yerinde olduğu; ayrıca TIR Karnesi sahibi hakkında da takibat yapıldığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hakimi Nazlı Yanıkdemir'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Münevver Demir'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden; Türközü Gümrüğünden Erenköy Gümrüğüne gitmek üzere yurda giriş yapan 19255559 nolu TIR Karneli taşıtın, TIR karnesi kapsamı eşyanın yurt dışı edilmediğinin anlaşılması üzerine; araç sürücüsünün, söz konusu eşyaların, Zonguldak ili Alaplı ilçesi sınırları içinde maruz kaldığı soygun dolayısıyla yurt dışı edilemediğini bildirmesine rağmen, bu hususu tevsik edici herhangi bir belge ibraz edememesi nedeniyle aracın çıkışına izin verilmeyerek, 26.5.1998 tarih ve 1135-2667 sayılı yazı ile TIR karnesi sahibi firmadan yurt dışı edilmeyen eşyalara ait vergi ve resimlerin ödenmesinin istenildiği; 25.7.1998 tarih ve 5281 sayılı yazıyla da davacı Kuruma, soygun olduğunun kanıtlanmasının, aksi takdirde vergi ve resimlerin kendilerinden istenileceğinin bildirildiği; ardından da, 29.7.1999 tarih ve 3291 sayılı yazı ile vergilerin davacı kurumdan, kefil kuruluş olarak takip edildiği; bu işleme karşı yapılan itirazın reddine dair işlemin de, vergi mahkemesince yazılı gerekçe ile iptal edildiği anlaşılmıştır.

TIR Karneleri Himayesinde Uluslararası Eşya Taşınmasına Dair Gümrük Sözleşmesinin (TIR Sözleşmesi) 8'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, TIR işlemleri ile ilgili olarak bir yolsuzluğun tespit edildiği ülkedeki gümrük kununlarına ve yönetmeliklerine göre ödenmesi gereken ithal veya ihraç vergi ve resimleri ile bunlara ilişkin gecikme faizlerini kefil kuruluşun ödeyeceği; kuruluşun, yukarıda zikredilen şahıslardan tahsil edilecek paraların ödenmesinden, bu şahıslarla müştereken ve müteselsilen mesul olduğu; 7'nci fıkrasında, maddenin birinci ve ikinci paragraflarında anılan tutarların ödenmesi gerekli hale geldiğinde, yetkili makamların mümkün olduğu ölçüde, kefil kuruluştan ödeme isteğinde bulunmadan önce, doğrudan doğruya sorumlu kişi veya kişilere başvurmaları gerektiği öngörülmüştür.

Her ne kadar, Mahkemece, sözleşmenin vergi ve resimlerin kefil kuruluştan aranmadan önce, ‘mümkün olduğu ölçüde’ doğrudan doğruya sorumlu kişi ve kuruluşlara başvurulması yolundaki hükmüne dayanılarak, bu zorunluluğa uyulmadan kefil kuruluş adına yapılan tahakkuk işleminde hukuka uyarlık bulunmadığına karar verilmiş ise de; Sözleşmenin anılan hükmü, gümrük idarelerine, olanakların elverdiği ölçüde doğrudan sorumlu kişi ve kuruluşlara başvurulması zorunluluğu getirmiş bulunduğundan; olanakların doğrudan sorumlu kişi ve kuruluşlara başvurulmasına elverişli olup olmadığının, her olayda, olayın koşul ve özelliklerine göre belirlenmesi gerekmektedir.

Olayda; TIR karnesi sahibi doğrudan sorumlu firmaya gidilmiş; ancak, bu firma istenilen vergi ve resimleri uyuşmazlık konusu yapmak suretiyle ödememe konusundaki iradesini göstermiş bulunduğundan, sözleşmede aranan ‘mümkün olduğu ölçüde, kefil kuruluştan ödeme isteğinde bulunmadan önce, doğrudan doğruya sorumlu kişi veya kişilere başvurma’ koşulu gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, bu firma ile rücu ilişkisi bulunan davacı Birlikten vergi ve resimlerin istenilmesinde hukuka aykırılık yoktur.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu konuda hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 1.11.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.